Geçtiğimiz hafta siz değerli okuyucularımıza birleşme ve devralmaların hangi durumlarda Rekabet Kurumu’nun onayına tabi olduğunu mevzuat onaylarına ilişkin detaylara da yer vererek anlatmıştık. Bu hafta ise şirket satın alma, birleşme, bölünme ve devralma süreçlerinde mevcut çalışanların akıbetine ve çalışanların devralan işverenle olan ilişkilerine ve haklarına da yer vererek odaklanacağız.

Günümüz dinamik ticaret hayatında şirket satın alma, birleşme, bölünme ve devralmaları gibi mevcut işverenin değişmesi sonucunu doğuran süreçlerin son derece artması bu süreçlerde mevcut şirket çalışanların akıbetine ilişkin büyük bir önem teşkil etmesine neden olmuştur. Bu konunun iş sözleşmenin devralan işverenle devam etmesi, işyerinin devrinde çalışanın itiraz hakkı, işyerinin devrinde çalışının hak ve borçlarından sorumluluk ve işyerinin devrinde çalışanın kıdem tazminatı şeklinde 4 başlık altında ele alınması faydalı olacaktır.

  1. İş Sözleşmesinin Devralan İşverenle Devam Etmesi

Çağdaş iş hukukunda, işverenin değişmesi sonucunu doğuran süreçlerde çalışan ve işveren ilişkisinin mümkün olduğu kadar korunması, geçerli veya haklı bir neden olmaksızın sona erdirilememesi ve buna bağlı olarak çalışanın gelirinde sürekliliğin sağlanması için çalışanın devralan işverenle iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilmektedir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun (“İş Kanunu”) 6. maddesinin 1. fıkrasında “İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer.” denerek işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devri halinde mevcut çalışanların iş akdinin devralan işverenle devam edeceği açıkça hükme bağlanmıştır.

İş Kanunu’nun 6. maddesinin 5. fıkrası “Devreden veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi yönünden fesih için haklı sebep oluşturmaz. Devreden veya devralan işverenin ekonomik ve teknolojik sebeplerin yahut iş organizasyonu değişikliğinin gerekli kıldığı fesih hakları veya işçi ve işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır.” şeklindedir. Bu hükme göre devreden veya devralan işverenler ya da çalışan, sırf işyerinin veya bir bölümünün devri nedenine dayanarak iş akdini haklı nedenle feshedemeyecektir. Bu nedenle devralan işveren, bir işyerini devralırken sadece işyerini değil, işyerinin çalışanlarını da devraldığını unutmamalıdır.

  1. İşyerinin Devrinde Çalışanın İtiraz Hakkı

İşyerinin devrinde çalışanın itiraz hakkını birleşme, bölünme ve tür değiştirme süreçleri bağlamında işyerinin devri ve birleşme, bölünme ve tür değiştirme süreçleri dışındaki tüm işyeri devirleri şeklinde ikili bir ayrım yaparak ele almak gerekmektedir.

a) Birleşme, bölünme ve tür değiştirme süreçleri nedeniyle işyerinin devrinde çalışanın itiraz hakkı

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 178. maddesinin 1. ve 2. fıkraları “(1) Tam veya kısmi bölünmede, işçilerle yapılan hizmet sözleşmeleri, işçi itiraz etmediği takdirde, devir gününe kadar bu sözleşmeden doğan bütün hak ve borçlarla devralana geçer. (2) İşçi itiraz ederse, hizmet sözleşmesi kanuni işten çıkarma süresinin sonunda sona erer; devralan ve işçi o tarihe kadar sözleşmeyi sona erdirmekle yükümlüdür.” şeklindedir. TTK’nun 178. maddesi bölünme süreci nedeniyle işyerinin devrinin çalışanın itiraz hakkını düzenlemektedir. Ancak TTK’nun 158. maddesi atfıyla ilgili 178. madde şirket birleşmelerinde de uygulanmaktadır. Dolayısıyla birleşme, bölünme ve tür değiştirme süreçleri ile sınırlı olmak üzere işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devrinde çalışan iş akdinin devralan işverene devrine itiraz edebilecektir. İşçinin iş akdinin devrine itiraz etmesi halinde iş akdi kanuni işten çıkarma süresinin sonunda sona erecektir. Kanuni işten çıkarma süresinin sonuna kadar devralan işveren de itiraz eden çalışan da iş akdinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmelidir.

b) Birleşme, bölünme ve tür değiştirme süreçleri dışındaki tüm işyeri devirlerinde çalışanın itiraz hakkı

Birleşme, bölünme ve tür değiştirme dışındaki tüm işyeri devirlerinde ise özel hüküm olan TTK’nun 158. maddesi değil, genel hüküm olan İş Kanunu’nun 6. maddesinin 5. fıkrası uygulama alanı bulacaktır. İş Kanunu’nun 6. maddesinin 5. fıkrası uyarınca birleşme, bölünme ve tür değiştirme dışındaki tüm işyeri devirlerinde çalışanın iş akdinin devrine itiraz edebilmesi mümkün değildir.

  1. İşyerinin Devrinde Çalışanın Hak ve Borçlarından Sorumluluk

Yukarıda da ele alındığı üzere İş Kanunu’nun 6. maddesinin 1. fıkrası uyarınca işyerinin veya bir bölümünün devri halinde devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçmekte yani mevcut iş ilişkisi varlığını devam ettirmektedir. Ancak işyerinin devri halinde bütün hak ve borçların devralana geçmesi devreden işverenin tamamen sorumluluktan kurtulacağı anlamına gelmemektedir. Devreden işveren kıdem tazminatı dışındaki borçlar yönünden, İş Kanunu’nun 6. maddesinin 3. fıkrası uyarınca devirden önce doğmuş bulunan ve/veya muaccel hale gelmiş borçlardan devir tarihinden itibaren 2 yıl süre ile devralan işveren ile müteselsilen sorumludur.

İş Kanunu’nun 6. maddesinin 3. fıkrasına göre devirden önce doğmuş bulunan ulusal bayram ve genel tatil ücretleri, hafta tatili ücretleri, fazla çalışma ücretleri ve diğer işçilik alacaklarından devralan işveren de sorumludur. Ancak devralan işveren devirden önce sona ermiş iş sözleşmelerinden doğan borçlardan sorumlu tutulamayacaktır.

Devirden önce doğmuş bulunan ve/veya muaccel hale gelmiş bir alacağı olan çalışanlar iki yıl süre ile her iki işverene de başvuruda bulunabilecekler, işçilerin alacakları yönünden karşılarında herhangi bir muhatap bulamamaları söz konusu olmayacaktır. Ancak devir işleminin üstünden iki yılın geçmesinin ardından, devir tarihi öncesi oluşan borçlardan devreden işveren sorumlu tutulamayacaktır.

  1. İşyerinin Devrinde Çalışanın Kıdem Tazminatı

İş Kanunu’nun 6. maddesinin 2. fıkrası “Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.” demektedir. Bu hüküm kıdem tazminatı bakımından önem arz etmektedir. Devredilen bir işyerinde çalışmış işçinin kıdem tazminatı devreden ve devralan işverenin yanında çalıştığı süreler toplanarak bir hesaplama yapılmaktadır. İşyeri devredildiği için işvereni değişen işçinin kıdem tazminatı kaybı söz konusu olmayacaktır. Kıdem tazminatı devirden önce doğmuş bulunan ve/veya muaccel hale gelmiş borçlardan biri olmadığı için ve hizmet süresinin esas alındığı haklardan olduğu için kıdem tazminatında devreden işveren İş Kanunu’nun 6. maddesinin 3. fıkrası uyarınca süre sınırlaması olmaksızın devralan işverenle müteselsil olarak sorumludur. Ancak her iki işveren de kıdem tazminatının yalnızca belirli bir bölümünden sorumlu olacaktır. Devreden işveren devir tarihine kadar olan süre bakımından kıdem tazminatından sorumludur yani devir tarihinden sonraki döneme ilişkin kıdem tazminatından sorumlu değildir. İşyeri devrinden sonraki döneme ilişkin kıdem tazminatından devralan işveren sorumlu olacaktır.

Detaylı sorularınız için Gemicioğlu Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.

Gemicioğlu Hukuk Bürosu