Günümüzde girişim şirketlerinin önemli faaliyet alanlarından biri yazılım üretimidir. Ancak yazılımların hukuki zeminde nasıl korunması gerektiği şirket kurucuları tarafında tam bilinmemektedir. Yazılımların fikri haklarının iyi yönetilmemesi bu girişimlerin ilerleyen aşamalarda önemli davalarla karşı karşıya kalmasına ve/veya yatırım alamamalarına ve/veya yapmak istedikleri bazı girişimleri yapamamalarına neden olabilmektedir. Bu nedenle Gemicioğlu Hukuk Bürosu olarak bu konuyu önceliklendirmeyi uygun bulduk.

Yazılımlar eser niteliğindedir. Yani gayri maddi bir değerdir. Eseri anlamak için eserlerin tanınmadığı zamanlarda yaklaşım nasıldı onu önce anlamak gerekir. Eski Roma’da tahta üzerine yapılan resmin mülkiyeti, resmi yapana değil, tahta sahibine aitti. Gayri maddi mallar tanınmıyordu. Matbaanın icadıyla da basılan eserin sahibi matbaacılar olarak kabul edilmiştir[1]. Copyright ifadesi buradan gelmektedir. 1709 yılında ilk eser sahipliğini tanıyan düzenleme İngiltere’dedir. Onu Amerika 1790 yılında takip etmiştir. Türkiye’de ise 1857 yılında Telif Nizamnamesi, 1910 yılında Telif Kanunu, 1995 yılında Bern Sözleşmesi ve 1952 yılında Fikir ve Sanat Eserleri kanunu muhtelif yıllarda yapılan değişikliklerle konuyu düzenlemektedir[2].

5846 sayılı FSEK, tanımlar başlıklı md. 1/B hükmünün a bendinde “Eser: Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini…” ifade etmektedir. Yazılım da bu kanun kapsamında eser niteliğindedir.

Yazılımın eser sayılabilmesi için objektif unsur yani eserin algılanabilir olması ve sübjektif unsur yani sahibinin hususiyetini taşıması ve şekil şartı yani FSEK’de tanımlanmış olması gerekir.  Ancak yazılımlar söz konusu olduğunda yazılımın bir gerçek kişi tarafından oluşturulması ile şahsiyet unsuru oluşmaktadır. Yazılımların bir sicile tescil zorunluluğu yoktur.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 1/B-g maddesine göre bilgisayar programı; “bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu dizgenin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmaları “şeklinde tanımlanmıştır. Bu da şu anlama gelir yazılımın üretimindeki bazı aşamalar hukuki koruma kapsamında değildir.

Şöyle ki yazılımların üretim aşamasında, fikir aşaması, akış şeması, algoritmalar, kaynak kodu, nesne kodu ve arayüz aşamaları bulunmaktadır. Yazılımların fikir aşaması hukuki koruma altında değildir. Hazırlık tasarımlarının daha sonra bilgisayar programının çalışmasını sonuç verecek tarzda ve yeterlilikte olması halinde hukuki koruma kapsamındadır. Program akış şemaları FSEK m. 1 de geçen program tanımında bahsi geçen “program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları” kavramına dahil edilebilir ve hukuki koruma kapsamına alınabilir. Kodlar, FSEK kapsamında koruma altındadır. Zira FSEK md. 2/I hükmü açık bir şekilde “her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları” ibaresini içermektedir. Algoritmalar korunmazlar çünkü soyutturlar. Nesne Kodu korunmaktadır. Ancak arayüzler korunmazlar ve fakat diğer koşulları da sağlıyorlar ise örneğin yeni ayırt edici nitelik taşıyan menüler ve ikonlar gibi grafiksel gibi telifle korunabilecek estetik, fonksiyon veya sanat eseri niteliği olursa ayrıca eser olarak korunabilirler[3].

Sonuç olarak yazılımların hukuk düzeni içerisinde korunması sınırsız değildir. Yargıtay’ın da uygulamasında bu görüş doğrultusunda kararlara rastlamak mümkündür. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin,  2015/1510 Esas ve 2015/8419 Karar sayılı ve 17.6.2015 tarihli kararında “Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şahıs tarafından oluşturulan ve T.Üniversitesi web tabanına yerleştirilen “Öğrenci İşleri Otomasyon ve Yazılım Hizmetleri – O.” programının kaynak ve nesne kodları ile davacı tarafa ait programın kaynak kodlarının, veri tabanı yapısının ve veri tabanı erişim mantığının, yazılım mimarilerinin tamamen farklı olduğu, eşleşen hiçbir dosya bulunmadığı, arayüze esas sayfa tasarımları arasında benzerlikler bulunduğu, ancak davacıya ait arayüzün güzel sanat eseri niteliğinde olmadığı ve 554 sayılı KHK uyarınca yapılmış bir tasarım tescilinin de bulunmadığı, öte yandan bizatihi web sayfasının görünümüne ilişkin arayüzler sebebiyle açılmış bir davanın bulunmadığı, davacının eser niteliğindeki bilgisayar programından doğan FSEK kapsamındaki bir hakkının ihlal edilmediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar” veren ilk derece mahkemesinin kararı onanmıştır[4].

Yazı dizimizin devamında Yazılımların ilgili olduğu fikri haklar ele alınacaktır.

Detaylı sorularınız için Gemicioğlu Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.

Gemicioğlu Hukuk Bürosu

Av. Dr. Bora Gemicioğlu

[1] Pelin Özkaya; Refik Samet, Yazılım Ürünlerinin Telif Hukuku Kapsamında Korunması, Uluslararası Bilgi Güvenliği Mühendisliği Dergisi, C.6, No. 1, s. 17-34, s.18.

[2] Özkaya; Samet, s.18.

[3] Özkaya; Samet, s.20-23.

[4] Karar için Bkz. www.lexpera.com.tr.