Rekabet yasağına ilişkin düzenlemeler, şirketin işleyişi, yönetimi, müşteri çevresi ve iş potansiyeline ilişkin önemli nitelikteki bilgilere sahip kişilerin, bu bilgileri kullanarak kendilerine veya üçüncü kişilere yarar sağlamalarını ve menfaatlerin çatışması halinde kendi menfaatlerini şirket menfaatlerine tercih etmelerini önlemek amacıyla yapılan düzenlemelerdir.
Türk Ticaret Kanunu (“TTK”)’nunda rekabet yasağına ilişkin hükümler mevcut olup kanunda rekabet yasağı kapsamına öncelikle yönetim kurulu üyeleri alınmıştır. Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin, genel kurulun iznini almaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendileri veyahut başkası hesabına yapmaları yasaklanmıştır. Doktrindeki ağırlıklı görüşe göre, murahhas müdürler (yönetim kurulu üyelerinden temsil yetkisini devralan 3. kişiler) de, yönetim kurulunun yetkilerini haiz olmaları ve bu kapsamında şirketin yönetim ve temsilinde görev almaları hasebiyle rekabet yasağına tabidirler.
Pay sahipleri ise esasen rekabet yasağı kapsamına alınmamıştır. Doktrindeki yerleşik görüş de pay sahiplerinin “kanunen” rekabet yasağına tabi olmadıkları yönündedir.
Pay sahiplerinin kanundan kaynaklı rekabet yasakları olmaması sebebiyle uygulamada pay sahiplerine bu tür bir yasak getirebilmek için pay sahipleri sözleşmelerine başvurulmaktadır.
Ancak pay sahipleri sözleşmeleri ile pay sahiplerine getirilen rekabet yasağının geçerliliği de doktrinde tartışmalıdır. Bu düzenlemelerin geçersiz olduğunu kabul edenler, TTK’nın m. 329/2 ve m. 480/1 hükümleri uyarınca pay sahiplerinin şirkete karşı tek yükümlülüğünün taahhüt edilen sermaye paylarının ödenmesi olduğuna ve bunun haricinde pay sahibine başkaca borç yüklenemeyeceğine yani “tek borç ilkesi” ne dayanmaktadırlar.
Pay sahiplerinin sözleşme ile rekabet yasağına tabi kılınabileceğini kabul edenler ise sözleşme serbestisi ilkesi gereği pay sahiplerinin birbirlerine karşı bu yönde bir taahhüt altına girmelerinin mümkün olduğunu belirtmektedirler.
Yargıtay 2020 yılında vermiş olduğu bir kararında ‘pay sahibinin şirket kurulduktan sonra şirketin iştigal konusuna giren işlerde faaliyette bulunduğunun tespit edilmiş olması karşısında, davalının sözleşmeye aykırı eylemde bulunduğunu ve taraflar arasında sözleşmenin 12. maddesi koşullarının somut olayda oluştuğu nazara alınmaksızın karar verildiğini’ ifade etmiştir. Yargıtay’ın pay sahipleri arasında sözleşmedeki rekabet yasağı düzenlemesini geçerli sayarak verdiği bu karar oldukça önemlidir.
Bahse konu karardan pay sahiplerinin fiilen şirketi yönettiği ve stratejileri belirlediği şirketlerde dürüstlük kuralına aykırı olmayacak şekilde rekabet yasağı hükümlerinin düzenlenebileceği çıkarılmaktadır.
Bu noktada belirtmek gerekir ki pay sahipleri sözleşmeleri ile düzenlenen rekabet yasaklarının esas sözleşmeye derç edilebilmesi mümkün değildir. Pay sahipleri için esas sözleşmede rekabet yasağı öngörülmesine “Kanunda öngörülen istisnalar dışında, esas sözleşmeyle pay sahibine, pay bedelini veya payın itibarî değerini aşan primi ifa dışında borç yükletilemez” lafzındaki TTK m. 480/1 ile “Esas sözleşme, bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak Kanunda buna açıkça izin verilmişse sapabilir” lafzındaki TTK m. 340 engel olmaktadır.
Pay sahipleri sözleşmelerinde rekabet yasağının ne şekilde düzenlendiği hususunda ise; uygulamada kanunun yönetim kurulu üyeleri için öngördüğü düzenlemeler ile paralel şekilde “pay sahiplerinin şirketin faaliyet konusu ile aynı işi yapan başka bir şirkete ortak olamayacakları” şeklinde düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. Yine uygulamada yasağa aykırılığın yaptırımı olarak cezai şarta yer verildiği görülmektedir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi ekonomik özgürlüğü kısıtlayıcı mahiyette ve dürüstlük kuralına aykırı nitelikte olmayan rekabet yasakları pay sahipleri arasında sözleşme serbestisi gereği kabul edilebilir. Yasağa aykırılık halinde sözleşmede ön görülen cezai şarta hükmedilebilmesi için ise her somut olayın şartlarına göre ayrı bir değerlendirme yapılması söz konusu olacaktır.
Belirtmek gerekir ki pay sahipleri sözleşmesinde düzenlenen -esas sözleşmeye derç edilmesi mümkün olmayan- rekabet etmeme yükümlülüğü, anonim şirketin işleyişine etki etmemektedir. Yükümlülüğe aykırılığın yaptırımı sözleşme hükümlerine göre belirlenecek olup korporatif anlamda yani ortaklık nezdinde bir sonuç doğurmayacaktır.
Genel anlamda rekabet yasaklarına ilişkin olarak ayrıca bir yazı paylaşarak süre ile sınırlandırılması gerekliliği vb. bilgilere ayrıntılı şekilde yer vereceğiz.