OTONOM ARAÇLAR “BÜYÜK GÜÇ BÜYÜK SORUMLULUK GEREKTİRİR”

“Otonom araçlar”, şirketlerin şimdiden milyonlarca dolar yatırdığı dünya çapında popüler bir konudur. Otonom ve connected otomobillerin gelişimi ile trafik koşullarının iyileşeceğine, enerji tasarrufu sağlanacağına, çevre için daha iyi olacağı ve engelli ile yaşlı vatandaşlara mobilite sağlanacağı için karayolu güvenliğinde bir sonraki devrim olduğuna inanılıyor.

1. “AUTOMATED” VE “AUTONOMOUS” TERİMLERİ ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Autonomous “kendi kendini yöneten” anlamına gelir. “Automated” ve “autonomous” terimleri hakkında birinin (automated) bir makinenin kontrolü altında çalıştığı, diğerinin (autonomous) tek başına hareket ettiğini ifade eden tartışmalar olmasına rağmen; biz autonomous teriminin “aracın bir makineye bağlı olup olmadığı” tartışması olmadığına, daha çok araç için otomasyon seviyesini belirleyen sürüş kapasitesi konusu olduğuna inanıyoruz. 2 Ayrıca AB 2019/2144 Yönetmeliğinin 3. maddesi, automated ve autonomous terimlerini şu şekilde açıklamaktadır:

3 “..Sürücünün devamlı kontrolü olmadan, ancak sürücü müdahalesinin yine de beklendiği veya gerekli olduğu, belirli bir süre için otonom olarak hareket etmek üzere tasarlanmış ve
imal edilmiş motorlu aracı..”

“..Herhangi bir sürücü kontrolü olmadan otonom olarak hareket etmek üzere tasarlanmış ve imal edilmiş motorlu aracı..”

Automated araçlar için aşağıda gösterilen farklı otomasyon seviyeleri vardır:
1. Otomasyon olmayan
2. Sürücü yardımlı
3. Kısmi yardımlı
4. Şartlı yardımlı
5. Yüksek yardımlı
6. Tam yardımlı

İlk dört seviyede, araç sürücünün varlığına daha bağımlıdır, son iki seviyede ise değildir. Yüksek yardım seviyesinde, araç tüm sürüş işlevlerini belirli koşullar altında gerçekleştirebilir. Sürücü, aracı kontrol etme seçeneğine sahip olabilir. Tam yardım seviyesinde ise, araç tüm sürüş işlevlerini her koşul altında gerçekleştirebilir. Sürücü, aracı kontrol etme opsiyonuna sahip olabilir.

Bize göre, bir araç yüksek yardım veya tam yardım seviyelerinde “autonomous” olarak değerlendirilmektedir. Yüksek yardım ve tam yardım seviyeleri için, ülkelerde altyapı ihtiyaçları ve kabul edilmesi gereken yasal gereklilikler vardır ve Türkiye de bu ülkelerden biridir.

2. CONNECTIVITY
Araç automated veya autonomous bir araç ise, bir şey kesindir: araç, kısmen ya da tamamen sürücüye ihtiyaç duymadığı için, kamera, sensör, GPS, internet, bulut hizmetleri vb. kullanarak çevreye, yola, diğer araçlara, ulaşım altyapısına, yayalara ve veri merkezlerine bağlanmalıdır. Buna “connectivity” denilmektedir. Otonom araç ekosisteminde, aracın yaptığı kablosuz iletişime “araç ile her şey arasındaki iletişim” terimi anlamına gelen “V2X” denir. 5 V2X içinde dört alt iletişim sınıfı bulunmaktadır. Bunlar:

  •  V2V
  •  V2I
  •  V2N
  •  V2P

2.1. V2V

“V2V” terimi “araçtan araca iletişim” anlamına gelir. V2V ile araçlar diğer araçlarla “hız, konum ve rota” hakkında bilgi alışverişinde bulunur. V2V mesajları trafiği, araziyi veya hava durumunu algılayabilen 300 metreden fazla bir menzile sahiptir.

2.2. V2I

“V2I” terimi “araçtan altyapıya iletişim” anlamına gelektedir. V2I ile araçlar yol işaretleri ve trafik ışıkları gibi yol altyapısıyla bilgi alışverişinde bulunurlar.

2.3. V2P
“V2P” terimi “araçtan yayalara iletişim” anlamına gelir. V2P ile araçlar yayalar ile bilgi alışverişinde bulunur. Araçtan yayalara iletişim olarak adlandırılmasına rağmen, iletişim sistemi genellikle bisikletçiler ve iki tekerlekli motorlu araç sürücüleri gibi SYK’ların (Savunmasız Yol Kullanıcıları) verilerini içerir.

“V2N” terimi “araçtan ağa iletişim” anlamına gelir. V2N daha çok “V2V, V2I ve V2P” nin birlikte hali gibidir ve tümü hakkında tek seferde bilgi sahibi olmaktadır. V2V, V2I ve V2P ile iletişimin süjeleri doğrudan veri alışverişi yapmaktayken, V2N ile süjelerin verileri, doğrudan yöntemlere kıyasla daha geniş bir iletişim aralığına sahip hücresel ağ kullanılarak değiştirilir.

3.BÜYÜK GÜÇ BÜYÜK SORUMLULUK GEREKTİRİR
Yukarıda belirtildiği gibi, bir aracın otonom bir şekilde çalışması için çevreye bağlanması gerekir. Bir zorunluluk olsa da, bağlantının yasal zeminini oluşturmak ve güvenli tutmak ayrıca gereklidir. Başka süjelerle iletişim olmasından ötürü, süjenin gerçek kişi olması halinde, kişisel veri işlenmesi söz konusu olacak ve kişisel veri mevzuatlarıyla alakalı ihtilaflar çıkabilecektir. İletişim sisteminde arıza veya siber saldırılar olabilir. Bu sorunlarla ilgili akla gelen ilk sorulardan bazıları şunlardır: “Kişisel veri işlemenin yasal temelleri nasıl oluşturulacaktır?” ve “Hangi ülkenin kişisel veri düzenlemeleri uygulanacaktır?”, “Veri merkezleri toplanan verileri başka amaçlar için kullanabilir mi?”, “Connectivity için kullanılan iletişim hattı üzerinden çevrimiçi reklamların durumu”, “Siber güvenliği korumak için hangi önlemler alınmalı?” ve “Otonom araç yapay zekâya dayalı bir sistem kullanıyorsa, bir arıza veya mevzuatı ihlal eden bir eylem olması durumunda kim veya ne sorumlu olacak?”…

Tüm bunlar bizi keşfedilecek yeni bir hukuk evreniyle tanıştırmaktadır…