ELEKTRİKLİ ARAÇLAR İLE İLGİLİ VERGİSEL DÜZENLEMELER

Otonom araçlar yazı dizimizin devamı niteliğindeki bu yazımızda, geleceğin otomobillerinin enerji kaynağından, yani elektrikten bahsedeceğiz.

Otomotiv sektöründe çok yakın zamanda taşıtlarla ilgili çok temel yapısal değişiklikler gerçekleştirileceği tahmin edilse de, günümüzde kullanılan araçların çok büyük bir kısmı fosil yakıt tüketmektedir. Dünya nüfusunun hızla artışı, sanayi ve otomotiv sektörleri başta olmak üzere fosil yakıtların tek kaynak olarak kullanımı, hem bu rezervlerin tükenmesine sebep olmakta hem de dünyaya geri dönüşü mümkün olmayacak zararlar vermektedir. Bunun bir sonucu olarak artık devletlerin temiz enerji kaynakları temin etme ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

Dünya genelinde, özellikle Çin, Hindistan gibi nüfusun çok fazla olduğu ülkelerde hava ve gürültü kirliliği gündelik toplum sağlığını tehdit edecek boyuta gelmiştir. Bu noktada devletlerin bu kirliliğe çok büyük oranda sebep olan taşıt emisyonlarını azaltma, yani taşıtlarda daha temiz bir enerji kaynağı kullanılmasına ilişkin zorunluluk elektrik enerjisine yönelime sebep olmuştur.

Bununla beraber, bu değişikliklerin kaynağının yalnızca devletlerin içsel kararları olduğunu belirtmek doğru olmayacaktır. Özellikle uluslararası düzlemde üzerinde en çok ortak uzlaşıya varılmış metin olarak değerlendirebileceğimiz, 197 devlet tarafından imzalanan Paris Anlaşması gereğince imzacı devletlerin sera gazı salınımını azaltmak için konulan hedeflere ulaşılabilmesi için fosil yakıt tüketiminin azaltma zorunlulukları bulunmaktadır.

Elektrikli taşıt, kısmen ya da tamamen batarya gücü ile çalışan ve hareket ettirilen herhangi bir taşıt anlamına gelir. Elektrikli taşıtların doğrudan şu anda kullanılan taşıtların yerini alamaması ile ilgili birçok sebep sayabiliriz. Üretim ve kullanım maliyetlerinin normal taşıtlara göre daha yüksek olması, tüketicilerin yakıt kullanımı yerine şarj etme zorunluluğu gibi hem zaman isteyen hem de her zaman ulaşılabilir olmayan bir özelliğe sahip taşıtı kullanmak istememesi, bu taşıtların uzun mesafe kat edememesi bu sebeplerden bazılarıdır. Bu koşullar altında elektrikli aracın tercih edilmesini sağlamak devletlerin bunu teşvik etmesiyle mümkün olabiliyor.

Devletlerin sağladığı teşvik ve destekleri genel olarak aşağıda belirtilen ana başlıklar altında
gruplayabiliriz.

  • Üretim aşamasında maliyet farkının azaltılması

Özellikle elektrikli taşıt fiyatının diğer taşıtlarla aynı seviyeye çekilebilmesi için maliyetlerin azaltılması bakımından üreticilere doğrudan nakdi destek sağlanabiliyor.

  • Şarj istasyonlarının altyapılarının finanse edilmesi

Elektrikli araçların en büyük tercih edilmeme sebeplerinden biri tüketicilerin taşıtla uzun bir yolculuk sürdüremeyeceklerini düşünmeleridir. Bunun sağlanabilmesi için de araç şarj istasyon ağının geliştirilmesi gerekmektedir. Şu anda dünya genelindeki şarj istasyonlarının çok büyük bir kısmını özel şarj noktaları oluşturmaktadır. Kamuya açık hızlı ve yavaş şarj istasyon sayısında kamu kurumlarınca özellikle şarj altyapısı ile ilgili çalışmaların ön plana çıkarılarak, şu anda elektrikli taşıtların pazar payından fazlasının kullanımda olduğu varsayımıyla geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Zira şarj istasyonu ağının yaygınlaştırılması tüketicinin elektrikli araçlara yönelimindeki bir numaralı çekincesinin çözümlenmesinde etkili bir adım olacaktır.

  • Satın alma sırasında tüketiciye doğrudan ve dolaylı olarak vergilerden muafiyet
  • Otoyol, feribotlar ve otoparklar gibi hizmetlerden ücretsiz yararlanma

Devletler elektrikli taşıtların üretim aşamasından satışına kadar farklı birçok farklı safhada teşvik ve destekler sağlamaktadır. Bu teşvik ve desteklerin miktarları, üretilen aracın kilometre başına salınan karbon değerleri, aracın bataryası ile kat edebildiği kilometre vb. gibi faktörlere göre değişkenlik gösterebilmektedir.

– Çin – Özellikle elektrikli taşıt gelişimlerinin yakından takip edildiği Çin’de, pandemi sürecinde durgunlaşan otomotiv sektörünü yeniden canlandırmak amacıyla yeni enerji modelleri ile çalışan taşıtlarda (NEV- New Energy Vehicles), tüketiciler için alım vergisini tamamen kaldırarak 10.000 dolara ulaşabilecek destek sağlanmış oldu. Bölgesel olarak bu taşıtlar için bazı hizmetler(geçişler, park alanları gibi.) ücretsiz olarak sağlanabiliyor. Bunun yanında, üreticilere uzun zamandır destek sağlanmaktadır. 2020’de gelen son düzenlemelerle üreticilere sağlanan destekler ile ilgili olarak, batarya başına belirli bir kilometre standardını sağlamayan taşıtlar için desteğin kesileceğini; bununla, ürün teknolojisini ve kalitesini üst düzeye çekilmesi amaçlamaktadırlar.

– Norveç – Özellikle son yıllarda yapılan teşvik ve şehir planlamada elektrikli taşıtlar için yapılan düzenlemelerle Norveç uygulanabilirlik konusunda Dünya’da en etkili sonuçlara ulaşan ülke olmuştur. Tüketiciler için alım vergisini tamamen kaldırılmasıyla tüketiciye 10.000 dolardan fazla destek sağlanmış oluyor. Bunun yanında batarya ile satın alma ve kiralamada seçeneklerinde KDV muafiyeti sağlanabildiği gibi; elektrikli araç sahipleri yol vergisi, geçişler ve feribot ücretlerinden de muaflar. Elektrikli taşıtların aktif kullanımı için gerekli altyapı hizmetlerinin de yaygınlaştırılmasıyla Norveç, araç satışının %20’den fazlasını elektrikli araçlar oluşturur hale gelmiştir.

– Fransa – Araç motor ve karbon salınım türüne göre farklılaşmak üzere, elektrikli araç alacak tüketiciye takas durumunda 10.000 avroya kadar indirim imkanı sağlanabilmektedir. Yine elektrikli araç satın alan şirketler için bazı vergilerden muafiyet sağlanabilmektedir. Bunun yanında, Fransa devlet araç filolarının %50’sinin de 2017 den başlamak üzere elektrikli araçlarla değiştirilmesine karar vermiştir.

– Almanya–Tüketicilerin elektrikli taşıt batarya alımlarında 4.000 avroya kadar indirim sağlanabilmektedir. Yine araç satın alan şirketler ve kişilerin belirli vergilerden muaf tutulması gibi düzenlemeler mevcut. Almanya’da tüketicilere sağlanan bu teşviklerin yarısı devlet tarafından finanse edilirken yarısı da otomobil üreticiler tarafından finanse edilmektedir.

– Birleşik Krallık – Ultra düşük emisyonlu taşıtların üretim ve satın almasını teşvik edebilmek 5 yıllık bir periyot için 770.000.000 dolar devlet harcaması planlamıştır. Çok düşük emisyonlu araçlar için ücretsiz park ve trafikte farklı şeritlere erişim hakkı gibi ayrıcalıklar tanınmaktadır.

– Amerika Birleşik Devletleri – Her bir üretici için 200.000 tane araç ile sınırlı olmak üzere 2.500 – 7.500 dolar vergi avantajı sağlanmaktadır. Bazı eyaletlerde satın alma sürecinde de vergisel indirimler sağlanmaktadır.

– Türkiye – Ülkemizde zaman geçtikçe elektrikli araç modeli sayısı artmakta tüketiciye gün geçtikçe daha çok alternatif sunulabilmektedir. Türkiye Elektrikli ve Hibrid Araçlar Derneği’nin 2020’nin ilk 3 ayı için oluşturduğu satış raporundan elde edilen  verilere göre, geçen senenin aynı çeyreğine göre elektrikli ve hibrid taşıt satışının %79 arttığı görülmüştür. Ülkemizde tüketiciler için elektrikli araç satın alımında devlet tarafından sağlanan teşvik Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranıyla karşımıza çıkmaktadır. Motorlu araçlarda silindir hacmine göre ÖTV oranı %45-160 arasından değişirken bu oran elektrikli araçlar için%3-15 arasındadır. Bunun yanında yerli elektrikli otomobil üretilebilmesi için birtakım yatırımlar yapılmıştır. Henüz ülkemizde bu alanda yeterli regülasyon bulunmasa da, hem uluslararası düzenlemelere uyum hem de otomotiv sektörünün gelişmelerini yakalamak açısından bu düzenlemelere ihtiyaç duyulmakta ve bu yönde düzenlemeler yapılacağı öngörülmektedir.

Birçok farklı devlet, belirledikleri bir takvim yılına kadar fosil yakıt kullanan araçları belli bir yüzdenin altına indirmeye, hatta tamamen yasaklamaya hazırlanıyorlar. Bu gelişmeler dünya otomotiv sektörünün çok kısa sürede yeniden yapılanması gerekliliğini doğuruyor. Bir yandan da tüketicinin taşıt kullanımında da artık ihtiyacının bir taşıta maddi anlamda sahip olmaktan ziyade mobilitenin ön plana çıkarıldığı bir yapıya evrildiğini görüyoruz. Özellikle yeni nesil tüketicilerin bir taşıtın ortaya çıkaracağı masraflara katlanmaktan ziyade araç paylaşımı, toplu taşıma ya da kiralamaya yöneldiği görülebiliyor. İlerleyen dönemlerde bu yönelim sebebiyle kişisel kullanımda da satın almaktan ziyade uzun süreli kiralama sözleşmelerinin yaygınlaşabileceği ve bu taleplere yönelik farklı paket sözleşmelere de ihtiyaç duyulabileceğini düşünüyoruz.